Biz kadınlar, yüzyıllardır kadın sömürüsüne ve erkek egemenliğe karşı mücadele ediyoruz. 8 Mart, 158 yıl önce New Yorklu dokuma işçisi kadınların yaşamları pahasına başlattığı isyanın bir mirasıdır. Biz bu mirası evlerde, işyerlerimizde ve sokaklarda büyüterek sürdürüyoruz.
Bir yandan ekonomik ve siyasi istikrarsızlıkların neden olduğu ne varsa en ağır biçimiyle biz kadınlar yaşarken, diğer yandan yok sayma, ırkçılık, savaşlar ve militarizmin meşru kıldığı şiddetin etkilerine doğrudan biz kadınlar maruz kalıyoruz. Ama 8 Mart’larla bugüne taşınan ve geleceğe taşınacak mücadelemiz ve kararlılığımız tüm bunları alt edebilecek, bir alternatif yaratacak güçte olduğumuzu gösteriyor. Şiddetin her türlü biçimini ortadan kaldırma, sosyal, siyasal ve ekonomik olarak bizi yok sayanlara karşı buradayız deme kararlılığımız, hepimizin özgür olduğu bir yaşamı örmeye başladığımızı müjdeliyor.
Oyuncular Sendikası olarak; kadınların uğradığı zulme karşı, eril şiddetin her türlüsüne ve savaşa karşı, barışın safında yer alacağımızı, bedenimiz ve kimliğimiz üzerindeki tahakkümüne karşı olduğumuzu bir kez daha hatırlatıyoruz.
Yaşasın 8 Mart, Yaşasın Kadın Mücadelesi!